Yükleniyor... Sayfanın yüklenmesi bağlantı hızınıza göre değişecektir.

TARİHİ SEMPOZYUMDA, TARİHİ KONUŞMA

Haberler

“Tokat Tarihi ve Kültürü Sempozyumu” GOÜ Konferans Salonunda başladı. Belediye Başkanı Av. Eyüp Eroğlu’nun da katıldığı sempozyumda 125 adet bildiri sunulurken, Başkan Eroğlu yaptığı konuşma ile büyük beğeni topladı.
Tokat Belediyesi, Tokat Valiliği ve Gaziosmanpaşa Üniversitesi katkıları ile düzenlenen sempozyuma çok sayıda akademisyen ve resmi kurum temsilcisi katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı okunmasının ardından sinevizyon gösterisi sahnelendi. Prof. Dr. Ali Açıkel’in açılış konuşmasının ardından kürsüye gelen GOÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Şahin, bu sempozyum ile birlikte son bir ay içerisinde GOÜ’de üçüncü ulusal toplantının düzenlendiğini belirterek, Tokat’a yönelik her türlü çalışma ve şehrin kültür ve tarih envanterini genişletmeyi amaçladıklarını söyledi.

Daha sonra kürsüye çıkan Belediye Başkanı Av. Eyüp Eroğlu, Tokat’ın tarihi ve kültürel geçmişinden söz ederek, bu potansiyeli Türkiye ve dünyaya yansıtmak için önemli çalışmalar içerisinde olduklarını belirtti. Tokat’ın Anadolu’nun özü olduğunu söyleyen Başkan Eroğlu, “Daha önce Tokat’a hiç gelmemiş olanların, neden bilinmez bozkırın ortasında sarı, sıcak, sıkıcı bir kent canlanır zihinlerinde. Oldukça dengeli bir iklime sahip olan Tokat; ne Karadeniz sahilleri kadar aşırı yağışlı ve nemli, ne orta Anadolu kadar kurak, ne aşırı soğuk ne aşırı sıcaktır. 

Yeşilırmağın üç kolunun geçtiği, üç bereketli ovası vardır.  Kelkit Ovasını Kelkit kolu,  Kazova’yı Tozanlı kolu, 1000 metre rakımlı Artova’yı ise Çekerek kolu sular. Tokat’ın en kuzeyinde hem iklim ve bitki örtüsü hem köylerdeki mimari hem de insanlar, Karadeniz’le bire bir benzer. Tokat’ın en güneyinde ise iklim, bitki örtüsü ve insanlar orta Anadolu ile aynıdır. Farklı yüksekliklerdeki bu ovalar Akdeniz bitkileri hariç bütün Anadolu’daki bitki çeşitlerinin burada görülmesinin yanında, endemik türleri de içinde barındırır.   Dünyadaki en önemli 12 gen merkezinin dördü Türkiye’de, bunlardan ikisi de Tokat’tadır. Kıymetli konuklarımız; Şuan, 14 devlet ve birçok beyliğin yaşadığı ve egemen olduğu, geniş ve sulak vadilerle bunlar arasındaki geçitlerden oluşan bereketli alanların orta yerinde bulunan nadir bir coğrafyanın kalbindesiniz.

Farklı kültürlerin kavgasız, gürültüsüz günümüze kadar yaşayıp geldiği bir diyarın havasını teneffüs etmektesiniz. Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesinde bahsettiği gibi;   "Bu havası hoş şehrin dört tarafında bahçe ve bostanlar içinden sular akar. Her bağında birer köşk, havuz, fıskiyeler ve çeşitli meyveler bulunur. Halk zevk ehlidir. Gariplerle dostturlar, kin tutmaz, hile bilmez, yumuşak huylu insanlardır.            
Cami, saray, köşk ve imaretleri o kadar sağlam ve güzel olur ki buralara girenler hayran olurlar.
           
Hacı Bektaş-ı Veli'nin hayırlı ve bereketli duaları ile bu eski ve tarihi şehir " alimler konağı, fazıllar yurdu ve şairler yatağıdır."

Türk’lerin Anadolu’ya gelişinden önce de önemli bir merkezdir Tokat. Altı bin yıllık geçmişi ile birçok uygarlığın yaşamış olduğu bu eşsiz şehrimiz, gerek tarihsel ve kültürel zenginliği, gerek çevre çekicilikleri ve doğal varlıkları, gerek zengin mutfağı ve kökü asırlar öncesine dayanan el sanatlarıyla kültür ve doğa turizmi yönünden üstün özellikler taşıyan konumdadır.

Büyük Hitit Devletinin doğu federasyonlarına bağlı birçok kentin, Yeşilırmak'ın kolları Kelkit, Tozanlı ve Çekerek kolu vadileri boyunca kurulması ile başlayan, Pers ve Pontus döneminde doruğa ulaşan derebeylik dönemi, Tokat, Niksar, Zile ve Turhal'da en tipik ve güçlü şeklini almıştır.

Yine uzun bir dönem Roma ve Bizans Egemenliği altına giren Tokat, Danişmend ve Selçuklu Türklerinin siyasi üstünlükleriyle birlikte Maveraünnehir'den gelen Türk İslâm kültürü ile tanışmıştır. 900 yıldan beri de kesintisiz Türk Egemenliği altındadır. Bu tarihi süreçte çok çarpıcı hadiselerde yaşamıştır Tokat. Timur’un büyük Anadolu işgalinde fethedemediği tek kale; Tokat Kalesidir. Yani işgale boyun eğmemiş ve başı diktir bu kale. Yine Vlad Tepes ismiyle Eflak Boğdan prensliği yapan ve zulüm ve vahşi eylemleri nedeniyle Kazıklı Voyvoda veya Drakula olarak ünlenen şahsın da Tokat Kalesi zindanında bir süre esir kalmış olması kentin tarihsel geçmişinin ne denli heyecan verici olduğunu gözler önüne sermektedir. 

Yine bu coğrafya ünlü Roma İmpğaratoru Sezar’ın tarihe geçen VENİ VİDİ VİCİ (Geldim Gördüm Yendim ) sözünün geçtiği coğrafyadır. Romalılardan önce suyun; sulama ve ev tüketiminin ötesinde endüstriyel amaçlı kullanıldığı ilk yer Niksar’dır. Yani Niksar, ilk endüstri başkentidir diyebiliriz. İlk dikey milli değirmenlerin kurulup Roma’ya taşındığı Anadolu’nun endüstri ile ilk tanıştığı, Anadolu’nun ilk Türk Medresesinin kurulduğu, İlk Türk başkentlerinden Niksar’ı sınırlarında barındıran, Tarihi ipek yolunda bulunan, Ballıca mağrası ile Pazarı, Kalesiyle kültürel zenginliğiyle Turhal’ı, Doğal güzellikleriyle Almus’u ve Başçiftliği, Kültürel derinliği ve termal kaynakları ile Reşadiye’yi, Antik kent Sulusaray’ı ilimiz sınırlarında barındıran önemli kimlikli zengin bir coğrafyadır. Ayrıca ziyarete açılan 8 salonu, 680 m. uzunluğunda ve 95 m. yüksekliğinde olan Ballıca Mağarası, dünyanın en büyük ve en görkemli mağaralarından biri. Bu doğa harikası, henüz ziyarete açılmayan ve keşfedilmemiş bölümleri ile gizemini korumayı sürdürüyor.

Ballıca Mağarası'ndaki oluşumları izlemek, doğal bir müzeyi gezmek gibi. Yaşı yaklaşık 3.4 milyon yıl olarak tespit edilen Ballıca Mağarası, şimdiye kadar tespit edilen tüm mağara oluşumlarına sahip olmanın yanı sıra, özgün Soğan Sarkıtları ile de uluslararası önem taşıyor.             
Pazar ilçesinden Ballıca Mağarası'na ulaşan 8 km'lik yol, Kral Yolu'na bağlanan Selçuklu Dönemi'ne ait bir köprünün yanından geçiyor. Yapımı 1238 yılına tarihlenen ve 2006 yılında restorasyon çalışmalarına başlanan Mahperi Sultan Kervansarayı da Mağara yolu üzerinde yer alıyor.

Birçok tarihi ismin yolunun düştüğü şehrimiz için “Tokat’a gitmek gerek” diyor Mevlana ve sonra ekliyor: “Çünkü Tokat’ta iklim ve insanlar mutedildir.” Asırlar önce söylenen bu söz, her halde şimdi tam karşılığını bu sempozyumda bulmuştur. Tokat’ımızın tarihsel mirasını ve dokusunu koruyarak; kültürel ve sosyal değerlere hassas, yerel ekonomik kalkınmayı tetikleyecek turizm geliştirme ve kültürel faaliyetlere önem vererek, Tokat’ımızı ülkemizin tarihi ve kültürel turizmine tam entegre etme gayretindeyiz. 

Özetle; Ballıca mağarasına gitmeden, Gökmedrese, Latifoğlu Konağı, Beysokağı, Sentimur Türbesi, Hıdırlık Köprüsü, Ali Paşa Camii, Ulu Cami ve Meydan camilerini görmeden,  enfes bir doğa harikası olan kaz gölü, Zinav gölü, Almus baraj gölü, Topçam yaylası, Komana ve Sebastapolis antik kentleri, Çamiçi yaylası gibi tarihi, kültürel ve doğal  yerlerini gezmeden, tahta baskı ürünlerinin yapıldığı yazmacılar çarşısı, bakırcı, zurnacı, çarıkçı gibi el sanatlarının yapıldığı  Sulusokak ve Taşhan’a uğramadan, dokuma kumaşların ve otantik yöresel giyim kültürünün sergilendiği köylerimiz ziyaret edilmeden, tarihi hamamlarının birinde türk hamamının özelliklerini tanımadan, enfes yöresel lezzetlerimiz ve özellikle Tokat kebabından yemeden, dünyaca ünlü Niksar Ayvaz suyunu kaynağından içmeden, ülkemizin taşına toprağına işlenmiş şehitlerimize atfen söylenen Hey onbeşli türküsünü Tokatlılar’dan dinlemeden, hem tarihi hem doğal hem de kültürel olarak bir hazzı bütünüyle yaşamadığınızı bilmelisiniz demektir. Bu sebeptendir ki, biz böylesine dolu olan bu muazzam şehrimizi Sayın Valimizle, İl Özel İdaresi ile, Kültür ve Turizm Müdürlüğü ile ve tabiki Tokat halkı ile Tokat'ımızı önce kendi halkımıza sonra ülkemize ve nihayetinde de dünyaya tanıtmak, için yerel yönetici olarak sorumluluğumuzun farkındayız, bu farkındalıkla ara vermeden çalışıyoruz. 

Bugünde Gazi Osman Paşa’nın mührünü vurduğu bu destansı şehrimizde, böylesine yararlı bir sempozyumu icra etmenin mutluluğu ve sizlerle bir arada olmanın onuru içerisindeyiz.  Anadolumuzun bu cennet köşesinin tarihi ve kültürel serüvenini dinlediğiniz için hepinize teşekkür ediyor, tekrar hoşgeldiniz diyorum” diye konuştu.

Başkan Eroğlu’nun ardından konuşma yapan Vali Cevdet Can ise, Başkan Eroğlu’nun konuşmasındaki hususların çok önemli olduğunu ve sırf bu konuşmadan hareketle bile çalışmalar yürütüldüğünde ortaya çok güzel işlerin çıkabileceğine değindi. Tokat’ın, 81 il içerisinde hakkında en çok araştırma yapılan ilk 10 şehir arasında olduğunu vurgulayan Vali Can, bu potansiyelin dikkate alınması gerektiğini sözlerine ekledi.

Son olarak kürsüye çıkan Prof. Dr. Erhan Afyoncu, 1800’lü yıllardan itibaren Tokat’ın çok farklı nüfus çeşitlilikleri ile karşılaştığını ve daha öncesinde ise Tokat’ta hüküm sürmüş medeniyetler ile birlikte muazzam bir tarih mirası ortaya çıktığını söyledi. Tokat’ın son yıllarda tarihi ve kültürel anlamda düzenlenen sempozyum ve panellerle çok şeyin farkına vardığına değinen Afyoncu, bu tip çalışmaların katlanarak artması temennisinde bulundu.   Afyoncu’nun görsel sunum eşliğinde devam ettiği konuşmasının ardından katılımcılar ve protokol üyeleri geçmişten günümüze unutulmaya yüz tutmuş el sanatları sergisini gezdiler.

Sempozyumda, ikinci gün öğleye kadar bildirilere devam edilecek, öğleden sonra da Tokat ve çevresindeki doğal, tarihi, kültürel ve turistik yerlere gezi düzenlenecek.  Sempozyumda sunulacak bildiriler; “Tokat’ta Arkeoloji Ve Sanat Tarihi”, “Tokat’ın Siyasi, Sosyal ve İktisadi Tarihi”, “Tokat Kültürü Ve Folkloru”, “Şehirleşme, Kent Kurumları ve Mimari”, “Tokat’ta İlmî ve Dinî Hayat” ve “Tokatlı Önemli Şahsiyetler ve Eserleri” gibi temalara ayrılacak.

Bilimsel etkinlik sonunda sempozyumun değerlendirme ve kapanış oturumu yapılacak. Bu oturumda görev alan bilim insanlarınca sempozyum hakkındaki genel değerlendirmeler sunulacak ve bir sonuç bildirisi hazırlanıp ilan edilecek. Sempozyumda sunulan bildiriler, basım için gerekli düzeltme ve düzenlemelerin yazarlarınca yapılmasının ardından, bildiri kitabında yayımlanacak.  

Haber Fotoğrafları

Fotoğrafları İndir Videoyu İndir